27 Aralık 2015 Pazar

Hadi Kalk

Karanlıktan korkan küçük bir çocuk gibi saklanamazsın. Karanlığın, sana öğretilmiş korkusuyla kaskatı kesilemezsin. Nereden biliyorsun karanlığın ardından ne çıkacağını? Denemeden, yürümeden nereden biliyorsun? Attığın her adımın ışık, her adımın zerafet olduğunu unutarak, neye dayanarak?
Bırak yatağın altından çıksın canavarlar! Belki de artık birinin o canavarlarla yüzleşmesi gerekiyordur! Belki de artık birinin, korkunun korkulacak birşey olmadığını deneyimlemesi ve paylaşması gerekiyordur! 

Bir çocuğu korkutan yaşadıkları değil, yaşadıklarını paylaşamamasıdır... Paylaştıklarına inanılamaması, ciddiye alınamamasıdır. Sen inan o çocuğa. Sen sahiplen. Sen ciddiye al. Diğerleri kimin umrunda? Bunlar senin deneyimin. Senin yola çıkışların. Ama korkular senin değil, edindiklerin. 

Hadi, koy onları usulca yerlerine. Kalk yatağından ve bak altına. Çık ve karanlıkta yürü. Işığını yay. Aydınlığını sahiplen. 

Sanat, varolmaktır. Sanat, naifçe kendinin kabulüdür, saklanma. Bir şiir ol, bir aşk, bir ışık. Ve yürü. Salın... 

Bağlıyız birbirimize. Attığın adımla yürüyoruz. Hareketinle harekete geçiyoruz. Ne isen o'sun. Dene, gör, fark et. Canavarla yüzleş. Varsayımlarla olmuyor işte. O taşı kaldırmakla, diğerinin üstüne koymakla oluyor. Keki hayal etmekle değil, yapmaya çalışmakla oluyor. Hadi, kalk...

Sibel Cebeci-Eylül 2015



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder